Hayat cidden çok korkutucu, ben de 'sen mi büyüksün ben miii lan İstanbul?' diyenin egosu mevcut değil tabi, sonra böyle sıçışlar falan

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Oyun..

Vay canına en son yazdığımdan beri aylar geçmiş.. Tam 2 ay 8 gün.. Ve ben bunca zaman içinde bir sürü şey yaşadım.. Hangisinden başlayalımmm evet depresyonlarım. Özgüvenimin 0 olduğu zamanlardı ve kendimi de başkalarını da sevemiyordum, özgüven problemin küçüklükten gelme. Sen bunu yapamazsın, sen mi yaptın bunu, inanmam, senden hiçbi bok olmaz vs. Aslında sorunlu bi çocukluk da geçirmedim ama niy böyle oldu bilmiyorum. Baya problemli çıktım. Akraba evliliğinden olsa gerek. Ama bundan sonra problemleri çözdüm, kendimi seviyorum, bu bi dönemde olabilir ama şuan özgüven konusunda iyiyim. Sex and the city izleye izleye bişeyler öğrendim, sex hakkında değil, kendini sevme hakkında. Ve hayat daha her şeyi yaşayabileceğim kadar uzun, güzel şeyler bekliyo beni biliyorum. Neyse konumuza dönelim Depresyonu atlattığım zaman hayatıma biri girdi diyebilirim. Tam onun girdiği zaman kötü bi haber de geldi ve ben ona konsantre olamadım. E sonuç olarak gitti. Üzülmedim çünkü bağlanmamak en iyisiydi, eminim bunu anlar. Kısaca anlatayım: Beni bekleyeceğini söyledi, ben bekle demedim ve sonra dayanamadı. Hak veriyorum tabiki, çok çekilmezim.. Dengesizim bi kere, yok hayır cidden kendimi biliyorum kabul ediyorum ve böyle seviyorum. Kimse için de kendimi üzmüyorum. Olsun isterdim çünkü inanılmaz iyi ve tatlı bi insandı, beni kimsenin yapamayacağı şekilde avuturdu ama ben hiçbi şey hissedemedim. Suçlu hissetmiyorum kendimi çünkü bu bir problem değil kesinlikle, onda bi şey vardı açıklayamadığım. Belki de kıllı kolları ve birazcık da göbeğiydi? Yok yok bunlar değildi de cidden sanırım onun zaten benim yanımda oluşumdu problem. Ben belki de kovalamaca seven türden biriyim. Azıcık oyun olmadan heyecan olmadan kuramıyorum sanırım ilişkilerimi. Şu zamana kadar öyle oldu mesela.. Değişmek istedim haftalarca hoşlanmak için uğraştım ama olmadı, en sonunda senden hoşlanmıyorum dedim ve daha da saçma sapan bir şey oldu! sevgili olduk. Kafama sokayım. Resmen malım ben.. Sonra ona dedimki hiçbi şey yok aramızda, ama yoktu? Ben istemedim ki bunu ve o benim ondan hoşlanmadığımı bilerek yaptı her şeyi.. Neyse sonuç olarak o da görüşmek istemedi.. Zaten 1 ay sonra amerikaya gidiyo.. İnsan her ne kadar hoşlanmamış olsa da özlüyo.. Hoşlanmamış olmam nefret ettiğim anlamına gelmiyo, sadece sevemedim.. Bilmiyorum ne hissediyorum ama onunla tekrar konuşmak istiyorum, belki sarılmak.. Ama sanırım bu da oyun isteğimden kaynaklanıyo.. Ben sanırım hiç büyümicem.. Arkadaşım sevgilisinin evine çıktı ve ben hala bunlarla uğraşıyorum..insanlar gerçekten büyüyor, bir allahın kulu ben mi kaldım çocuk.. Neyse gençler 19umla sizi selamlıyorum. Hoşçakalın

8 Mart 2012 Perşembe

Emekçi Kadınlarımız

Bugüüün çok önemli bir güüüün. Nedir önemi evet açıklayalım:

Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Başta anneannem, babaannem ve annem olmak üzere tüm emekçi kadınlarımızın emeğine sağlııık! Hepinizi yerim ulaaan.
Yalnız şöyle aptal saptal şeyler duyuyorum ki söylemeden edemeyeceğim. Neymiş kadın değilmişiz kızmışız bugün bizim günümüz olamazmış. Ya söyleyemedim ama çok affedersiniz de bi çekin gidin, terkedin galaksiyi. Nasıl iğrenç nasıl anlamsız laflar bunlar. Şu kadın-kız ayrımının ta ortasına tüküreyim! Nasıl insanlarsınız ki sizler bi zara göre insanları ayırıyorsunuz. Bu benim cinsiyetim. Ben kadınım. Kadın olmak her şeyde olduğu gibi erkeklerin egolarına göre belirlenen bi durum olarak kabul görmüştür toplumda. Biz kadınlar olarak bu erkek egemenliğinden doğan iğrenç ayrıma karşı çıkmalı ve direnmeliyiz. Anneme ''Ben bir kadınım'' dediğimde ''Kadın mı?'' tepkisini almak istemiyorum. Kimliğimi özgürce yaşamak istiyorum. Bugün benim günüm olurdu eğer emekçi olduğumu kabul etseydim. Bugün benim günüm değil ama kadın olmadığım için değil, emekçi olmadığım içindir. Bunu lütfen o kafanıza sokun. Biraz sert çıktığımın farkındayım ama bugüne kadar yumuşak tavrımdan ödün vermedim de ne oldu? Hiç. İnsanlar kendilerine saygı göstermemi istedi ama bana göstermedi. Ben yine de saygımdan ödün vermiyorum, hepiniz kendi dört duvarlı küçücük odanızda istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Kendi tercihiniz. Kendi hapishanenizden aydınlığa çıkmanız dileğiyle..

Hepinizin gözlerinden öperim sevgili kadınlarımm


Dipdipnot: Acılarınızı, özlemlerinizi, haykırışlarınızı saklamayın. Yoksa hiçbir zaman son bulmaz. Benim gibi yapın, doyasıya yaşayın. Şimdi içimizdeki ateşi döndürebiliriz. Kolay gelsin

3 Mart 2012 Cumartesi

Öyle bi şey

Olmuyo işte.. Acısı gitmiyo.. Ben gittim ama o gitmedi, kaldı içimde.. Hiçbi şey olması gerekmiyo, hiçbi şeylik acıtıyo içimi zaten.. Seni seviyorum'u duymayalı ne kadar çok oldu.. Sevilmeyecek bi insan mıyım ki ben.. Neden hep daha fazla seviyorum peki ben? İnsanlara değer vermek beni çok yordu, gerçekten.. Şu hayatta bıkmadan sevebileceğim tek kişi çocuğum falan olacak herhalde.. Yani bi 10-13 sene arası var.. O zamana kadar böyle depresyonlardayım o zaman tamam. Gittim ben

28 Şubat 2012 Salı

Hasss-tane

Babama sarıldım, ilk defa içimden gelerek babama sarıldım. Garipti, bu adamı seviyorum. Her ne kadar beni sinir etse de, hiç uyuşmasak da.. Hiç böyle bi şey yapmam sanıyodum. Valla çok garip bi haldeyim. Bi de seni seviyorum dersem herhalde gariplikten ölürüm. Bakalım belki zamanla söylerim. En azından şimdi sevdiğimi kendime söylemeye başladım. Büyük gelişme benim için. Onun dışında 6 gündür evdeyim, yatıyorum hastayım. Ateşim oldu en son 39.6 ama hiç üşümüyorum falan öyle bi şey. Hastaneye gittik acile. Bi şeyler olmuş tabiki acilde insanlar bi kargaşa, ağlayanlar mı dersin, küfredenler mi dersin. Neyse etraf biraz sakinleyince biraz hava almak için dışarı çıktım çok kötü oldum. Durumu hala bilmiyorum ama ağlayan kalabalığın içinde ağlamadan duramadım. koşarak hastaneye girdim. İşte bu yüzden hastanelerden nefret ediyorum. Çünkü iyi bir şey olduğunda geldiğimiz yerler değil. Tabi doğumu saymayalım. Aslında o da kötü, çek acıyı o kadar, ne çıksın, bi tane bebe, konuşamıyo, ağlıyo, bilmem ne .. neyse konumuz bu değil. Bi iğne oldum popomdan, dünyam kaydı. Nasıl bi sızı, böyle sızıdan gülüyorum falan, insanlar anneme abla nesi var diye soruyo, ben esrarkeş gibiyim zaten, ayakta duramıyorum, eğilmezsem midem bulanıyo. domalarak hastaneden çıktık taksiye bindik. taksici de inadına bi manyak sürüyo, sesimde çıkmıyodu iyiki yoksa ettiğim küfürleri duyardı. Sesim 5 gün çıkmadı. Evdekileri alkışla çağırdım. Çok zevkliydi. Bi süre sonra beni takmamaya başladıkları için bundan vazgeçtim. Yine yalnız kaldım. Yeminle yat yat düzleştim. Ama şimdi iyiyim gibi. Aile hekimimin ecdadına çektiricem yemin ediyorum. Allah o adamın belasını.. Ya bi insan bu kadar mı mal olur. Bi bok bildiği yok. Verdiği ilaçlardan tek yararı olan antibiyotikti. gerisini biz kendimiz kullandık da yatıştım. Mal. Tıp okumuş ama bi bok bilmiyo beyinsiz. Neyse sakinleşip ilacımı almalıyım, gidip biraz bi şeyler yiyeyim de boş mideye almiyim tabi ilacı. çok öptüm canıııım

21 Şubat 2012 Salı

Son

Birini sevmek, ondan uzak kalmak istemeyeceksin demek değil.. Bünyeye zararlıysa eğer, nefesini kesiyorsa; onun için uykuların olmaz olmuş, girmediğin depresyon kalmamışsa gitmelidir. Acı ama gerçek. Birini sevmek, onu aldatmayacaksın demek değil. Aşktan bahsetmiyorum. Aile de sevilir, arkadaş da, nefesini kesen 'o' da. Ama aileni de aldatırsın, arkadaşını da, sevdiğini de. İnanmak için bi neden yok. Yalanlar hep var. İnsanlar birbirini anlayamaz. Çünkü herkes en iyisini hak eder. Ben onun için iyiyi yaptım. Anlamıyo, anlamayacak. Fedakarlıklar yapılır. İstemesek de yapılır. Biz mutlu olmayacaksak bile.. Umarım mutlu olurlar, insanlar yani.. Ya da onlar.. Hoşçakal.

18 Şubat 2012 Cumartesi

yazının başı sonu ayrı oynuyo lan

O kadar üzgünüm ki, canım öylesine yanıyo ki, 5 dakika yüzümü elektrik sobasında ısıtsam böyle sızlamaz. Bi insanı yıkmak istiyorsanız gerçekten onun kalbine girmelisiniz. aşk değil bu, kesinlikle değil. değer vermek, belki sevmek.. Nedir sevmek? Bilmiyorum. Açıklayamıyorum.. Çünkü sevdiğim insanlar var bir de sevdiğim insan var.. Bunu kendime açıklayamıyorken size nasıl açıklarım ki? Birini sevmek değer vermektir, ama birini sevmek vardır bir de.. O diğerlerinin üstündedir. Aşk değil bu. Ama yüzde gülücükler açtıran bi sevgi de değil. Hay fuck! Her şeyim bu kadar karmaşık olmak zorunda mı? Bu yazıya başlarken ağlıyodum, şimdi beynim nefes alsın da cümle kurabileyim diye ağlamayı kestim, ama ağlamak istiyorum. Çünkü ağlamazsam etrafıma zarar veririm. Hıncımı etrafımdan çıkarırım. Zaten geçimsizim, biraz daha geçimsiz olursam cidden evlatlıktan da arkadaşlıktan da reddedilirim..
Ya analtmak istediğim şey birini deli gibi özlemek ama yanında olmak istememek. Çünkü olursam eğer onu özleyemem. Onu özleme duygusunu mu seviyorum ben napıyorum ki anlamıyorum kendimi. Off şuan çalan şarkılar tam moduma uygun, Tanrı benimle dalga geçiyo. Ne anlatmak istediğimi bilmeden anlatamam ki.. Boşuna okuyosun biyere varamayacağım. Zaten eminim sıkıldın ve bıraktın. Ben de kendimden sıkıldım. Düşün benimle yaşamak her saniye nasıl bi duygu? Nasıl kafa sikiyorum biliyorum. Sonra gel yalnızım diye ağla. Gerizekalısın. Seninle olmak isteyeni reddet, sonra yok birini özlüyorum yok niye yalnızım diye ayak yap. Bi şey diyim mi? sen hep yalnız kalıcaksın. Bunu aklına sok. Kendimlede böyle güzel konuşurum işte. Evde, okulda, metrobüste, otobüste ben hep böyleyim. Tez ismim optikten kafa sikici olarak değişsin! Diyetim de gitti.. Ne için diyet yapıcam lan ben. Zayıf, şişman her türlü kafa.. neyse çok küfrettim. saygılar kafa sikici

11 Şubat 2012 Cumartesi

Gökkuşağının ardı

O kadar kötüyüm ki kelimeler gökkuşağının ardında kayboluyo sanki. Her şey o kadar boş, anlamsız. Hep oyun oynamak zorundayız. Hiçbirimiz kendimiz değiliz, hepimiz birer oyuncu sadece.. Hepimiz karşımızdakine oynuyoruz. İstediğimize güçlü istediğimize seksi istediğimize şiriniz. Her şeyi aynı anda olamıyoruz ama..
Karşımızdaki için gülerken birlikte ama ağlarken ayrılarındanız. Kendimizi göstermekten korkuyoruz. Ağlarken görülmek istemiyoruz. Zayıflığımız bizi yok eder gibi hissediyoruz. İnsanlara yenilmek daha kolay hale geliyor çünkü. Sevmek. En büyük zayıflık. Güvenmek ikinci büyük zayıflık. Umut etmek ise kendi konumunda en mükemmel zayıflık. Çünkü umut etmek çabalamayı getirir. Olmayacak bir şeyi için çaba, acıyı getirir. Acı da zayıflığı getirir..
Düşünmeden konuşmayı, yürümeyi, yemek yemeyi, güvenmeyi, sevişmeyi isterdim. Yaptığım, yapmak istediğim ve yapamadığım her şeyi düşünmemek isterdim. Kendi kaçış planımı yazmak isterdim kendimden. Sana sahip olmak isterdim. Kendime sahip olmak isterdim. 'O'na sahip olmak isterdim.. Aşka, güvene, umuda.. Zayıf olabilmeyi, bundan utanmamayı isterdim. Seni seviyorum demeyi isterdim, karşılığından korkmadan.. Her şey.. O kadar kusursuz ki.. Bu hayat, tam bir mağara. Her boşluk başka kusursuzluğa açılıyor. Bu mağaradaki görevim bittiğinde öleceğim, başka bir bedende filizleneceğim. İnanıyorum, bu kusursuz hayatta yapmak istediklerimi yapmadan ölmeyeceğim. Güveneceğim, umut edeceğim ve seveceğim..

31 Ocak 2012 Salı

kkkaaarrr

12 gündür uğramamışım buralara. Özledim yazı yazmayı harbici valla yeminlen
Amaaaa içimden gelmiyo tillahii
Ocak ayının son yazısını dedim yazayım bari boynu bükük kalmasın yavrumun.

Dün gece saat 4 suları işte, kar yağıyo güzel güzel. Gittim yatayım dedim, yatmadan önce dışarıyı izlerim ben adetimdir. Açtım perdeyi kaptırdım kendimi gittim böyle oohhoo daldım yarım saat karı izledim. Karı dediysem yanlışımız olmasın şu pamuk gibi olan şerefsizlerden bahsediyorum. Sonra aklımda nasıl cümleler dönüyo böyle dedim 'kalk kızım optik git yaz ağzından burnundan fırlar sonra cümleler' aldım kalemi kağıdı, bi kara bakıyorum, bi solgun ışığa, bi uzaklara, kedilere, köpeklere, sonra bikaç cümle saçmaladım. karaladım üstünü. olmadı çünkü. En verimsiz zamanlarımdayım. Ne yazı ne şiir. I-ıhh çıkmıyoree.. Ama aklımdan geçen cümleler öyle tatlılardı ki 'yaz beni yaz beni' diye bağırıyolardııııı! Unuttum sonra.. Gittim yattım, karle sokak lambasını ön sevişmelerinde rahatsız etmek istemedim..Öyle işte.. Kar güzel bi şeymiş meğersem, unutmuşum resmen.. Şimdi gidip bi birini kara yatırmam gerek, rahatlayamam. çok öptümm

yaaaaa bi de şey dicem biri kış mı kar mı ne bi albüm yapmış bisürü fotoğraflar koymuş falan. çok komiğime gitti kış diye albüm ismimi olur, sanki yazlık fotoğraflarını koyucaksın, anlıyoruz kış olduğunu töbe bismil ya..

18 Ocak 2012 Çarşamba

Biri size 'tatlım' diyorsa korkun.

Ya çıkarcı, faydacı insanların ve bunların her türünden nefret ediyorum. Sen selam vermezsin, muhabbet etmezsin, bi işin olur 'ya kanka, ya canım, ya tatlım yaa' gibi pislik yalaka sözcüklerle cool olmaya çalışırsın ya işte o an benim için yerin bin kat dibindesindir. Sana 'nah' yardım ederim. Hayır, problemin ne senin? Hiç inandırıcı değilsin, bi farkına var be. Ay bi de gülümsememi sizinle boşa harcıyorum ya kendime ne biçim küfrediyorum. Ne yapayım yani ben biri bana 'selam' dese 32 diş gülen bi yaratığım. Sanki o insanla konuşmak benim en büyük mutluluğum. Yok yok ciddi olabilmek benim işim değil. Ha ama kızdığımda o ayrı yani. Küfrederim, bağırırım, çağırırım, o an benden ciddisi olmaz. Babama çekmişim bu sinir anlarında. Beynim akıyo arkadaş, mala bağlıyorum. İnşallah babam gibi olmam yaşlanınca.. Valla hiç çekilmem, beni direkt yollasınlar yani yaşlı bakım evine falan. Neyse hele şu gençliği bi atlatalım da yaşlılığımızı düşünürüz sonra. Ay acaba ben 55 yaşıma geldiğimde bu yazıları okuyanlar olur mu? Saçmalıyorum di mi? Olmaz, ben de öyle düşünmüştüm..

Neyse ne diyordum yahu,evet çıkarcı insanlar.

Senin o yüzüne bakarken aslında içimden neler geçirmiyorum ki.. Hatta seni dinlemiyorum bile biliyo musun? Sen orda içinde bir sürü yalakalık içeren sözcük içeren aptal saptal cümleler kurarken ben belki de 'Yarın ne giysem lan acaba, şu yeşil olanı mı giyseydim bugün, of çizme almam lazım' diye düşünüyorumdur. Sonra 'hee tamam canım hallederiz yaa' derim sana. Aslında neden bahsettiğin hakkında bi fikrim yoktur. Muhabbeti daha uzatmanı önlemek içinde hemen o ortamdan pıt pıt uzaklaşırım. Gelme yanıma bi daha lütfen, anla ya..

Yarın son finalim var, Tanrım geçmeme yardım et noluuur yaa, şu kuluna iki küçük yardımda bulun noooluur yaaa

hadi öptüm gençleeer

16 Ocak 2012 Pazartesi

Biz karı sevmeyiiiiiik

Bugün kendimi Sibirya'da hissettim. Aman dedim kızım sen hangi kafadasın, ne rüyalardasın. Ama anlatamam öyle böyle değil içime işleyen soğuk. Tam 1 saat 15 dakikada Beşiktaş'tan eve yürüdüm. Ben o yolu normalde yürüyemem yani; her yer kar, buz, su ve ben yürüdüm ayağımda converse'ler, üstümde masa örtüsünden ince deri mont. Diyorum normal değilim. Hayır sorun şu; ben salak mıyım yoksa herkesten farklı bi düşünce sistemim mi var? Bunu cevapladığım an erdim demektir. Kendi nirvanamı bulmuş olurum.

Yukardakine sesleniyorum, duymuyo beni. Yok yani bağırıyorum, çağırıyorum; takmış kulaklığı, kapamış gözlerini 's.klemiyorum sizi' diyo resmen. Dedim 'Ben senin kulun değil miyim?' Yok anacım takmıyor yani. Aman of püf vah hay valla bıktım benim suçum ne yani halla hallaaa.. Yalnız şuan gözlerimi tasarruflu kullanıyorum, biri açıkken biri kapalı falan, öyle yoruldum ki. Bi de neye inanamadım biliyo musunuz? 1 saat 15 dakikada yürüdüm 8 kilometreyi. Bi yandan diyorum 'lan ben bu yolu 3 günde bi yürüsem kaç kilo veririm?' Bi de her gün yürümeyi gö(z/t)üm yemiyo, 3 gün diyorum. Tabi bu asla gerçekleşmeyecek bi durum. Burda bana haz veren şey yürüme düşüncesinin verdirdiği kilolar. Ya beni duyanda 105 kiloyum sanar. Ama insan orantısız bi hatun olmasın ya.. Daha da yazamıyorum gidip yastık ritüelimi yapmalıyım. Bu yastık ritüeli de bildiğin bi yastığı başına birini bacak arana alma olayı. Böyle bacağımı biyere atmadan uyuyamam da çok afedersiniz. Hadi çok öptüm kızancıklar

13 Ocak 2012 Cuma

haykırışızm

Arkadaş ben aşık olamıyorum, daha yaşın başın kaç, ne yaşadın, neyin kafasındasın dediğinizi duyar gibiyim. doğrudur. işte sorun tam da burda. E evet kendi çapımızda bi şeyler yaşadık ya da yaşamaya çalıştık diyelim, ama hep bir mallık karşı tarafta hep bi ego hep bi.. say say bitmiyo. Ne sanıyosunuz kendinizi çok merak ediyorum, nasıl bi cinsiniz var, ulan köpekler bile cins cins ayrılıyo sizin yok yani bi durumlarınız. hani hepiniz aynısınız demiyorum ama hiçbiriniz farklı değilsiniz.Yok ben ergen kız falan değilim, ama damarıma bastınız oluuuuum.
Bi yandan da babaannem gece gelicek diye ablama demediğini bırakmadı, babaannemde olsa şöyle ağzının ortasına terliği attırasım geliyo. E size vermişler böyle büyükleriniz gazı 'erkeğim ben, bana bi şey olmaz' diye dolaşırsın tabi. hey heeey böyle düzenin içine sigara söndüreyim beee
Aşkla başlayıp erkek egemenliğine bağladım ya hastayım kendime ya..
Bu arada feministim falan ama erkeklerden nefret etme durumum yok yani nedense bi de bende tip mi var anlamıyorum da lezbiyen sanılıyorum, hayır lezbiyenler çok güzel olur bi de, gözünüze dizinize dursun lan, gidin burdan defolun

9 Ocak 2012 Pazartesi

Hellooğ

Bonjuğğ madam, hojgêldiin

1)İşte bu an kendi dilimin dışında iki dili daha katlettiğim an. Eğer buna katlanamazsan çekip git uleeen

2)Şimdiiiğğ başlıyorum (bu arada yumuşak olan şerefsiz varya hani şu ğ diye yazılan çok taktım ben ona, bu yazıda böyle)

Selamın hello gençler, bugün iyisiniz hissediyorum. Nerden bulur şu insanlar ben mutsuzken gülünecek şeyleri deyip mikrofonu içimdeki sevgili Paracıkoğlu'na uzatıyorum.
Şaka şaka yok öyle bi şey. Canını yediğim FD bile demiş ki: ''Acılarımın Halil Sezai'nin yanında solda sıfır olduğunu anladım, huzurluyum.'' bunun üstüne laf yok bence, FD yani.. O kadar değilim ben, şey gibi düşünün.. Imm şey ya.. Dur.. Bulamadım, sor niye bulamadım. Çünkü benim benzerim yok arkadaş.. Egonun tavan yaptığı güzel anlardan biriğğğ

Bugün bu yazının diğer yazıların yarısı kadar amacı olsa iyi bir yere gelebilirdi ama bu yazının geleceğini iyi görmüyorum..Valla bi şeyler yazmak istiyorum ama kendimi beyin kıvrımlarımda dolanan düşüncelerden alıp, yazamıyorum. Düşünsenize ya, beyninde elektrik var bi de, böyle füşuuvv füşuuvv diye geçerlerken kıvılcım çıkarıyolar, işte böylece kafayı sıyırıyosun(bknz.balatayı sıyırmak)

İşte bu ne kafası diye soranlara da 'final kafası' diyoruz, yiyolar. Öptüm

6 Ocak 2012 Cuma

007

Geçen yazdığım şey varya, heh işte o durumu atlattım. Akıllanmıyorum ben, hakediyorum çünkü. Biliyorum kendimi, durumum hep bu benim. Anlatıyorum:

1)Biriyle tanışırsın.
2)Muhabbeti hoşuna gider.
3)Çok önemli bi işin vardır ama sen onunla konuşmak istersin.
4)Artık ona bağlanmışsındır.
5)Kabullenmezsin, kendi içinde bi çekilme dönemi yaşarsın.
6)O bunu anlamlandıramaz ve dengesiz damgası yersin.
7)Aslında ona bağlandığını anlamaz, çünkü gerizekalının önde gidenidir.
8)Aslında sen de gerizekalının önde gidenisindir, çünkü bağlanmışsındır.
9)Sonra vazgeçilmez olduğunu anlarsın, aslında bunu düşünmemişsindir zaten.
10)Ama o sana sürekli bunu hatırlatmaktan geri durmaz.
11)Sonra bir gün senden vazgeçer.
12)End the story.


Tabi bu dönemler kişiye göre değişir. Kimisinde 3 yıl, kimisinde 3 ay. Sonuçta anladığın tek şey, yine aptallık yaptığını görmek. Bu tekerrür eder yani budur durum. E ben hakediyorum her şeyi. Kendimi, başkalarından az seversem olacağı bu işte. Bunu kendime söylüyorum ama yine aynı şeyleri yapmaktan geri kalmıyorum. Diyorum aptalım. Sanırım hala bir umut olduğuna inanıyorum. Bir gün verdiğim değer boşa gitmeyecek diye inanıyorum. Dedim ya aptalım işte..

5 Ocak 2012 Perşembe

.

Birine değer verirsin. O bunu anlamak istemez. Yazmak istediklerim bu kadar. Şuan o kadar sinirli ve üzgünüm ki beynim durdu. Midem bulanıyo, uyku yok sabaha kadar.
Ben kibarlığın sınırlarını zorluyorum, kafama piyano düşsün

2 Ocak 2012 Pazartesi

006

2012 bana yaramadı. Konuşma, yazma yetimi kaybettim. Çok ciddiyim. Mesela uyanıyorum günaydınlar dolaşıyo etrafımda ama hiçbirine cevap veremiyorum, konuşabilmeyi en aza indirdim. Ağzımı açtığımda da 'ya bi sus yeter artık' modundayım. Cidden 2012ye nasıl girersen öyle gidiyo galiba, sürekli bi şekilsiz yüzle dolaşıyorum, 'ee ne var bunda?' modundayım. Sanki dünyanın tüm yükünü ben taşıyorum, konuşsam hepsini kötü bi biçimde kusuyorum. E kim olsa anlamaz beni, ben bile anlamıyorum zaten.
Sonra yazma diyoduk. Artık mesaj atmak istemiyorum, kimseye ilişmek istemiyorum. Mesaj atan olursa nezaketen cevap verebilirim, 2-3 kişi haricinde hiç konuşmak istemiyorum. Bi kişi var ki onunla konuşmak beni eğlendiriyo/du ama konuşmuyoruz artık. Ama normalde buna üzülmem, kafamı duvarlara vurmam gerekir ama üzülemiyorum, ama biliyorum içimde bi yerde bu beni delirtiyo, sinirlendiriyo ve içimi cidden acıtıyo..

Ben hiçbi zaman umursamaz olamadım, şuan bile umursamaz dururken aslında gerçekte kafama çok takıyorum, sadece içim ve dışım olarak kendimi ikiye ayırdım.İçim dışımı, dışımda içimi dinlemiyo bu aralar. Aslında bi psikolog okusa şunları kesin psikayatrise yönlendirir, çok yeni bi teşhis konulur bana..

Şunu yazarken bi annem çağırdı, gittim geldim, ne yazıcağımı da unuttum. Kendimi sosyal ağa kapadım dün. Tam olarak olmasa da, hesaplarımı dondurdum, twit atmıyorum şöyle bi bakıyorum kapatıyorum, buraya da artık her gün girmiyorum. Aslında defterime de yazabilirim ama çok yoruluyorum, zaten finallere çalışıyorum falan. Kendimi bu kapamam depresyonla ilgili değil bunu biliyorum ve o yüzden mutluyum. Ama neden dolayı olduğunu da bilmiyorum. Böyle 'hayat çok boş, hepimiz öleyecek miyiz zaten' modundayım. Yanımda da sürekli bi ağlayan ve 'ahh ahh yalan dünyaa' diye dolaşan bi babaanne var..

Hadin çok öptüm.

(Bu arada James Bond'a az kaldı, 007'de görüşmek üzereeee)

1 Ocak 2012 Pazar

005

Oturma odasındayım, bilgisayar sehpanın üzerinde, sağımda solumda önümde aile bireylerim, ismi hakkında hiçbir fikrim olmayan bi şarkı dinliyorum. 2011'i terkettik, ne acayip ya, hayat böyle işte, istemezsin ya da istersin buna bakmaz, bak pat küt kapadık 2011 devrini. kimse bi şey söyleyebildi mi? hayır. 2012 gelirken bize sordu mu? hayır. Biz istemesek de zaman ilerliyo, 50 yaşıma kadar yaşayabilirsem belki, hala yazabiliyo olmak istiyorum. Torun torba istiyorum ama onun için şimdi benim çocuk yapmam lazım, ben de 30'uma kadar çocuk düşünmüyorum falan filan. evet kocayı buldum çocuk hatta torun düşünüyorum, öyle değişik bi hatunum.

neyse ne diyordum zaman geçiyo yahu, arada bi böyle mutlu ediyormuş gibi yapıp geri çekiyo kendini, yemin ediyorum gösterip vermeseler bu kadar acı çekmem. Mutunu da al çek git laaaayn demek istiyorum lanet evrene amaaa olmuyo işte resti çekemiyosun şerefsize..

off off bir sene daha boş geçti vallahi, ne aşk var ne mutluluk. bunlar olmayınca para da başarı da bi boka yaramıyo.. ama sanki bu senem çok paralı geçti de.. konuşuyorum işte.. içmeden sarhoş oldum bu gece, yalnızlık sarhoşuyum gençler ya da acı sarhoşu, siz ne demek isterseniz...

'her şeyi alll, bana beni geri verrr' diye bir şarkı dinliyorum şuan, iyice moda girdim, gidip bi yastık ritüelime daha kavuşmalıyım. bu arada 2012ye inanılmaz kötü girdim, saç baş kaş göz of anam of diyorum yani sadece
Amaaa bi amacım vaaaar şerefsiz evrene 'nasıl girersen öyle gider' sözünü bi yerine sokmasını söyleyeceğiiiim! ÇÜNKÜ BU YIL GÜZEL OLACAK LAAN İNANIYORUM! (bok, inanmayın bu kıza be dengesiz diyorum)

2013 bekle beniiiii